Murisin, Mirasçılardan birine gerçekte bağış işlemi olan ve görünürde ki satış işlemine öğretide ve yargı uygulamalarında "Muris Muvazaası" olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, mirasbırakan, diğer mirasçılarından -mal kaçırmayı- amaçlayarak, satış yapmak sureti ile gerçekte bağış işlemi ile taşınmazı terekesinden çıkarmakta ve başka bir mirasçısına bedelsiz kazandırma yapmayı hedeflemektedir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/15118 E. , 2020/622 K. Sayılı kararında; "Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler." şeklinde muvazaanın tanımını ve kimlerin dava açabileceğini açıkça tayin etmiştir. Yargıtay 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı bu konuda net bir karar ile uygulamada ortaya çıkan sorunu gidermiştir. Ancak bu durum taşınırlar için başka bir hukukun uygulanması gerektiğinden taşınırlar için uygulanma alanı bulmayacaktır. Zira bu İçtihat, tapu müdürü önünde yapılan işlemler için geçerlidir.
Muris Muvazaası
